SEVGİ ORMANIM

Fotoğraf: Benim ormanım. 19/05/2009 Konya


Kendimi bildim bileli ağaçları ve çiçekleri sevmişimdir. Çocukluğumda evimizde her yerde saksılar vardı.Annem her çiçeğe ayrı özen gösterir, komşular akrabalar çiçekleri gördükçe hayran kalırlardı. Kendi çiçekleri olanlar bile bizim evdeki çiçeklerin güzelliğine hayran kalırlardı.Annem hafif bir tebessümle içten içe gururlanırdı çiçekleriyle. Kadınların çoğu hemen bir dalda kendilerine almak isterlerdi.Annem ya saksısıyla verirdi ya da ben sizin için bir tane daha dikeyim biraz büyüteyim vereyim derdi.

Hiç unutamadığım anılarımdan biri de rahmetli dedemle bir tarlada çalışıyorduk.Daha doğrusu o çalışıyor bende yanında oyunlar oynuyordum. Dedemin benim için çok ayrı bir yeri vardı ve her zamanda ayrı bir yeri olacak. Çocukluğumda çoğu gece onun yanında uyurdum. Yatağın duvar kenarına beni yatırırdı.Böylece yataktan düşme korkum olmazdı.Yani gündüzleri dedeme güvendiğim gibi geceleri de dedeme güvenerek rahat rahat uyurdum. Dedemi bir gün ayrı bir yazıda anlatmaya çalışacağım. Oyun oynarken elime ilerideki derenin kenarındaki ağaçlardan kırılmış yeşil bir söğüt dalı geçti. Hemen tarlaya geldim ve dedeme bunu tarlamıza dikmek istediğimi söyledim.Dedemin gösterdiği yere kendi ellerimle diktim. Şansım yaver gitmişti ve bir kaç hafta sonra tarlaya tekrar gittiğimizde dal yemyeşil duruyordu.Dedem "Senin ağaç tutmuş" dedi. Hemen ağacımın yanına gittim ve etrafını küçük taşlarla çepe çevre koruma altına aldım. Yıllar sonra o yeşil dal kocaman bir ağaca dönüştü.O tarlaya her gidişimizde dedem ilk günkü ağaç dikişimizi anlatırdı hep. Bende gururla dinlerdim.

Ortaokul ve lise yıllarımda da her ağaç dikme mevsiminde okulumuzun çevresine ağaç dikerdik.Bazı arkadaşlar kaytarmanın yollarını ararken ben ne kadar çok ağaç dikersem o kadar iyi olur düşüncesiyle koşar adım ağaç dikerdim.Bir ağacı dikip yeni bir fidan aramaya bakardım. Fidan bulamazsam fidan diken bir arkadaşıma yardım etmeye koşardım.

Diyeceğim ağaç ve çiçek sevgisi hatta doğa ve hayvan sevgisi küçüklüğümden beri ailemin verdiği güzel zevklerden birisidir. Üniversite bittiğinde köye gelmiştim ve askere gitmek için günümün gelmesini bekliyordum. O aralar köyün toplam arazi ve ev miktarının hesaplanıp belediyeye bildirilmesi gerekiyordu.Muhtar bunu yapıp yapamayacağımı sordu.Bende kabul ettim ve bir arkadaşımla başladık tarla ve evleri yazmaya. Her aileden bir kişi köy konağında bize ayrılan bir odaya gelip hangi mevkide ne kadar tarlası evi varsa bildirim yapıyor bizde onları formlara geçiriyorduk. Bu iş için parada alıyorduk :) O günün şartlarına göre baya param birikti. Bir yandan da bu parayla neler yapabilirim onu düşünmeye başladım. İlk önce köye bir kütüphane kurmayı düşündüm ve bu konuda muhtarla konuşup bana bir köy odası vermesini istedim.Fakat muhtar bu işe sıcak bakmadı. Kimseden destek bulamadım ve bu proje yattı. Bir gün köy odasında otururken hiç olmazsa bir voleybol sahası yapıp gençleri biraz spora yönlendirebilirim belki düşüncesi ile voleybol sahası yapma fikri geldi. Hemen babamdan arabayı aldım ve ilçeye gittim.Bir tane voleybol topu ve birde file aldım. Köyde daha önce bir araziye atılmış iki tane telefon direği parçası görmüştüm.Onları da alıp köyün hemen kenarındaki bir pınarın yanında bulunan yeşil alana diktim. Fileyi yerleştirdim. Hemen köy kahvesine gittim ve oradaki gençlerden iki takım kurup sahaya geldik ve o günden sonra her gün akşamüstü saat 16,00-20,00 arası sırayla voleybol maçları yaptık.

Bir gün muhtarla sohbet ederken "Bana orman müdürlüğünden ağaç fidanı alabilir misin?" dedim. Muhtar alabileceğini söyledi ama ne için gerektiğini sordu. Sen fidanları al, gerisini düşünme dedim. Bir kaç gün sonra muhtar köy konağındaki odama gelip "Gel aşağıya fidanları arabadan indir" dedi. 115 tane fidan getirmişler. hemen oraya indirdim.Kahvehaneye gidip köy mezarlığına ağaç dikmek isteyenlerin kazma küreğini alarak gelmelerini duyurdum. Ağaçları bir traktöre yükleyip mezarlığa götürdük ve bir kaç gönüllü ile birlikte mezarlığın kenarına sıra halinde diktik. Muhtar işin aslını öğrenince sevindi.Bir hafta sonra yine odama geldi ve yeni fidanlar geldi inin indirin hadi dedi. Koşar adım indim aşağıya.Bu sefer fidan sayısı baya çoktu.İlk anda korktum. Yaklaşık 500 fidan vardı ve bir hafta önce 5-6 kişi baya zorlanmıştık 115 fidanı dikerken.Bu kadar fidanı dikmek baya yorucu olacaktı. Bu fidanları da köyün su deposunun kenarındaki boş araziye dikmeye karar verdim. Sabahtan başlarsak ve gönüllü sayısını artırırsak belki bir günde bitirebilirdik. O gün cumaydı ve cami imamından rica ettim.Sağ olsun imam hutbede ağaç fidanlarının geldiğini ve gönüllü kişilerin yarın sabah su deposuna gelmelerini duyurdu. Akşam da kahvehanede masaları tek tek dolaşarak herkese haber verdim. Bir traktör ayarladım ve fidanları taşıdık. 12 kişiydik. önce traktörle uzun uzun arklar ayarladık ve bu arkların kenarına ağaçları diktik. Güneş tepemize geldiği saatlerde herkes yorulmuştu ve acıkmıştı ama biz hiç yemeği düşünmemiştik. Daha fidanların yarısı duruyordu.Traktörün sahibi arkadaşa biraz para verdim ve bakkaldan zeytin, peynir, domates, salatalık vb. şeyler 8-10 tanede ekmek alıp gelmesini rica ettim.Biraz para verdim.Sağ olsun yarım saat içinde soframız hazırdı. :) Güzel bir piknik yapmış olduk. Tüm fidanları diktiğimizde saat 17,00 civarındaydı. O aralar sık sık uğrar fidanların bakımını yapardım. Daha sonra askerlik, başka bir şehirde iş kurma ve yeni bir yaşam telaşı derken bir süre fidanlarla ilgilenemedim. Bir gün babam gelmişti köyden. Su deposunun oraya fidan mı diktin sen dedi.Evet dedim, arkadaşlarla birlikte dikmiştik. Babam, muhtar ve bir kaç arkadaşları daha o tarafa doğru gezerlerken muhtar fidanları gösterip benim eserim olduğunu söylemiş ve babam o sayede öğrenmiş. Hemen fidanları sordum.Babam baya büyümüş ve güzelleşmiş olduklarını söyledi. Çok mutlu olmuştum.Bir an önce görmek istedim o an ağaçları.İlk fırsatta da köye gidip fidanları gördüm ve bir sürü resmini çektim. Çocuklarımı da götürdüm ormanıma .O artık bizim ormanımızdı. Daha sonra her köye gidişimizde mutlaka ormanımıza uğrar olduk. Diğer resimlerini de buraya koymaya çalışacağım.

Bu orman kendi adıma yaptığım en güzel işlerden biridir ve iyi ki o ağaçları dikmişim derim her zaman.Sizlere de tavsiyem bu hayatta iyi bir şeyler yapmak istiyorsanız mutlaka bir ağaç dikin.Dikili bir ağacınız olsun. Benim dikili bir sürü ağacım var hatta küçükte olsa bir ormanım var. :)

    
SEVGİ ORMANIM
    
SEVGİ ORMANIM
Çorak toprakta ormanım oldun 
Yağmur oldun yağdın ormanıma. 
Seninle filizlendi,yeşerdi, 
Seninle boy attı sevgi ormanım. 

 Nefesim oldun hayat verdin 
Hayatıma tarifsiz tat verdin. 
Anlam kattın,duygu kattın yaşamıma, 
Senin sevginle yeşerdi ormanım.  

Esasında zorlukların adı sevgidir. 
Sevgi suyunla büyüdü aşkım. 
Gül oldu,karanfil,menekşe oldu, 
Çiçek oldu,sevgi oldu ormanım.  

Sakın susuz bırakma kurutma. 
Senin sevgine ihtiyacı var. 
Bu yaşam bizim,ikimizin. 
Beraberliğimizle güzelleşecek ormanım.
1 yorum:

Yorum Gönder

Followers

Söylenenler

Blogger tarafından desteklenmektedir.